HOBİ OYUN EĞLENCE BİLGİ
  İLGİNÇ HAYVANLAR
 
HAYVANLARLA
Evimizde, bahçemizde, çevremizde... Ağaçta, yerde, sokakta, kırda, bayırda, karada, havada, denizde... Anlaşılmış olacağı üzere, dünyâyı paylaştığımız hayvanlardan bahsediyoruz. İşte, bu sayfamızda da onlara yer vereceğiz.
Ancak... Bunlar, normal hayvanlardan daha çok, bâzı farklar gösteren ve bir bakıma özel hayvanlar olacaklar.



BİR TSUNAMİ BALIĞI

Tsunami (okunuşu sunami) artık bütün dünyâda biliniyor; târife gerek yok.
Biz şimdi tsunaminin kendisinden çok, deniz diplerinden çıkarıp getirdiği canlıları konuşuyoruz. İşte bu da onlardan biri. Fotoğrafı çekilirken objektife de bakmış, kesinlikle böyle. Hem de biraz bilinçi gibi! Yüzü biraz insanı da hatırlatıyor hani!
İnsan, bilmediği ve ilk kez karşılaştıkları karşısında keskin tepkiler veriyor. Bunlar gibi canlıları daha önce görmediğimiz için böylesi şaşırıyoruz.


YER SİNCABI; SIĞIRCIKLAR

Tabiatta, bizim bilgimiz dışında öyle şeyler cereyan ediyor ki... Bunlardan ancak bâzan haberdar olabiliyoruz.
İşte burada da, son derecede komik ve sevimli bir sahne yer alıyor. Bir yer sincabı her ne yemekteyse, bunu gören sığırcıklar yediğine ortak olmak istiyorlar! Etrafını sarmışlar,
neredeyse mamasını ağzından alacaklar!


UÇAN BİR BALIK: VATOZ

Meksika'nın doğusu, Cortez Denizi... Burada, yarasa benzeri kanatları olan bir tür vatoz balığı yaşıyor. Bu balık cinsi, zaman-zaman sudan fırlıyor ve bir süre kuş gibi süzülüyorlar.
Uçanın bir balık olduğu bilinince, ilginç ve şaşırtıcı oluyor tabiî. Şaşırtıcı ama gerçek.
Mobulidae âilesine mensup uçan vatozların bazı türleriyse hayli tehlikeli. İğneleri ve öldürücü zehirleri var. Üreme döneminde su yüzeyine yakın bulunup, havada takla atarken doğuran bu türlerin kuyrukları da çok uzun.


DURUM ÇOK ŞAŞIRTICI

"GARİP ŞEYLER" sayfamızda, Ethiopya'dan olduklarını sandığımız bir çift bitişik ikiz kız var. Burada gördüğümüz köpekler de doğrusu onları hatırlatıyorlar. Kafaları karıştıran tam anlamıyla "garip" bir durum.
Bunlar böylesi yapışıklarsa, dışkı ve idrar çıkışları nerede oluyor? O belli değil! Bunlar, yapışık ikiz değil, bitişik ikizler olsa gerektir.
Bir de şunu düşünmeden edemiyoruz. Gerek insanlar ve gerekse hayvanlarda gördüğümüz bu anomaliler, öteden beri vardılar da biz mi bilmiyorduk?
Yoksa, hani radyasyon filân derken, yeni-yeni mi ortaya çıkmaktalar?
KONUMUZ GENE YILAN

Sitemizin bu sayfasındaki hayvan konuları arasında, en çok yılanlardan bahsettik ve hâlâ ediyoruz da.
İşte gene bir yılan... Boyu -bosu hakkında, yuttuğu elektrik ampullerinden bir fikir edinebiliriz. Pekiyi, niye ampul?.. diye düşünürseniz... Biz de, "yılan bu!" deriz. Hayvanda beyin yok ki!.. İç güdüleriyle o ampulleri, belli ki yumurta sanmış! Sanmış ve de lüp, lüp yutmuş!
Acaba sonrası?.. Bu yılanın, insanlara yakın bir yerlerden olduğu anlaşılıyor. Kimbilir, belki de evde beslenen bir yılandır. Şimdi o tür kişiler de varlar ya!.. Herhâlde veterinere götürüp ameliyatla yılanlarını kurtarmışlardır!
Şu kadar insanın aç yaşadığı bir dünyâda, tutup evde yılan beslemek!.. Nasıl isterseniz öyle yorumlayın!


İKİ BAŞLI KÖPEK AMA!..

Site'de, birden fazla iki başlı canlı fotoğrafı sergilemekteyiz. Bir bakıma bu da onlardan biridir. Bir farkla ki... Hem de önemli bir farkla! Bu başların biri aşıdır. Evet aşı! Şu bildiğimiz aşı yâni. Hani, bir ağaca başka bir ağaçtan alınan dal aşılanır ya... Hah işte, aynen öyle!
Rusya'da yaşayan bir ilim adamı olan Vladimir Demikhov, 1954 yılında yaptığı bir ameliyat ve aldığı mûcizevî sonuçla dünyâyı ayağa kaldırmıştı. Moskova Cerrahî Enstitüsü'ndeki laboratuarında yavru bir köpeğin baş, omuz ve ön ayaklarını, daha yaşlı bir Alman cinsi köpeğin boynuna monte etmişti! Bu durumda ve aslında, aşılanmış köpeğin ayrıca yeyip içmeye ihtiyacı yoktu. Ancak... Her iki baş da aynı kâseden süt içmekteydiler. Aşılı köpek, gerek duyduğu besini yaşlı köpeğin organizmasından alabiliyordu. ama yine de yaşlı köpeğe tâbiydi. O ne yaparsa, bu da onu yapıyordu. Aşılı yeni canlı, böylece sâdece altı gün yaşayabildi.
Ne var ki Demikhov bundan yılmadı. Onbeş yıl süresince ondokuz deney daha yaptı. Deneyler sonucunda bir defâ bir aylık süreye ulaşabildi. Batı dünyâsı, bunu "Rusya'nın cerrahi Sputnik'i" diye duyurdu. Demikhov, bu tür çalışmalarının gelecekte insanlar için organ nakline yardımcı olacağını ileri sürüyordu.
İşte, burada o deneylerin köpeklerinden ikisini görmekteyiz.


KAZI MAKİNESİ GİBİ!

Bu yaratık, insanlığın yeni tanıştığı bir hayvan türüymüş. Ne gibi bir ismin uygun görüldüğünü ise bilmiyoruz.
Hayvanın vücut yapısına bakılınca, ne gibi bir mârifet gösterdiğini de anlamak mümkün! Mübârek, kazıcı bir iş makinesi gibi! Kimbilir, köstebeğin yeni bir versiyonu mudur acaba!? 2008 modeli yâni!
Yüzünü de göstermek istemiyor olmalı. Mahçûbiyetten midir, yoksa başka bir sebebi mi vardır? Fakat, nedendir bilemiyoruz ki, bize biraz sevimli de görünmüştür.


BALİNA, PENGUENLER...

Güney kutbu Antarktika'da çekilmiş bir fotoğraf. Bir katil balina, buzun üstüne tünemiş havayı emerek penguenleri kendine çekiyor ve yutuyor. Gösterdiği zekâ ve beceriye bir îtirâzımız yoktur. Ancak... Bu balina tam anlamıyla dev bir hayvandır. Penguen dediğimiz ise nedir ki? En büyüğü diz boyunca oluyor. Bunlar ise güvercinden biraz büyükler.
Sen, o koskoca gövdenle git kendine göre avlar bul, değil mi? Boyundan bosundan hiç utanıp sıkılmadan, çerez gibi penguen avlamak yakışıyor mu? Eee, ayıp yâni! Vallâhi ayıp!


İNSAN YİYEN TİMSAH

En güçlü yırtıcılardan biri olan timsahların menüsüne, ne yazıktır ki bâzen insanlar da girebilmektedirler. İşte burada öyle bir örneği görüyoruz. Suçüstü yakalanan timsah öldürülmüş, karnı yarılmış, kabahati açıkça ortaya çıkmış. Fakat her şey olup bittikten sonra.
Timsahı öldürmek, onun bundan sonra işleyeceği benzer suçları önlemek bakımından önemli olmuştur. Yoksa, bu insanı yemiş olmasının cezâsı değil!


SARI BİR YILAN

Buradaki yılanımız Orta Amerika'dan. Ülkesi pek de farketmez ama Kosta Rika gâlibâ.
Rengi ve türü her ne olursa olsun, yılanın adı bile insanda ürperti uyandırıyor.
Ancak... Bu yılan, yeşiller arasındaki böyle bir sarı renkte olursa... Yeşil ve sarı renklerin uyumu doğrusu bir hârika! Öylesine öyle de, sonuçta bu bir yılan, tablo değil ki...


TAÇLI TURNALAR

Turna... Başka ülke ve ulusları bilemeyiz ama, bizim folklorumuzun, şarkı ve özellikle de türkülerimizin önemli unsurlarından biridir turnalar.
Turnayı, havada olsun görenimiz bile ender bulunmaktadır. Hele yakından görmek... Hayvanat bahçeleri dışında, bu kime nasip olmuştur acaba?
İşte burada bir çift turna görmekteyiz. Ne dersiniz, üzerinde bu kadar durulacak kuşlar mıymışlar?


JUMBO'NUN HİKÂYESİ

Jumbo adıyla dünyâ târihine geçen erkek fil, 1860'ın 15 eylülünde Ethiyopya'da bulundu. Bura'dan, Alman Johann Schmitd tarafından alınıp 1861'de Paris Jardin des Plantes'a, 26 Hazîran 1865'te Londra'ya götürüldü. Sonra da ABD...
Jumbo, Avrupa'nın gördüğü ilk canlı fildi. Londra'daki bakıcısı olan Matthew Scott ise, aynı zamanda onun Jumbo isminin babasıydı. Bu ise, Afrika-Swahili dilinde "merhaba" demekti.
Jumbo, bir yaşlarında bulunduktan sonra hayvanat bahçelerinde metrelerce büyüdü. Büyüdü ve dünyânın bilinen en büyük fili olmak özelliğine ulaştı. O kadar büyümüştü ki, Jumbo ismi bundan sonra dünyâda her türlü büyüklüğün de sembolü ve ifâdesi oldu!
Jumbo Kanada'da bulunduğu bir sırada, 15 Eylül 1885'te St. Thomas-Ontario'da yaşanan bir tren kazâsında öldü.


BOYNUZLU HAYVANLAR

Boynuzlar... Boynuzlar, kimi hayvanların sembolleri oluyorlar. Geyikler gibi, koçlar gibi. Gene boynuzlar, kimi hayvanların da silâhları oluyorlar. Hayvan bununla kendini yırtıcılara karşı bile koruyabiliyor.
Boynuz, bâzı hayvanlara da bayağı bir yakışıyor yâni! Meselâ gene koçlar... Ancak, bâzı boynuzlar da sâhipleri için yük ve eziyet oluyorlar. Bunun en çarpıcı örneği İrlanda geyiği "Irish elk"tir. Evrim sonucunda ölçüsüz büyüyen boynuzlarını taşıyamayıp, nesli tükenmiş hayvanlar sınıfına girmiş bulunmaktadır.
Buradaki sığırın vatanıysa, Asya'nın güney doğsu olmalıdır. Belki de Hint yarımadasıdır. Her neyse... Fakat, bu derecede gelişmiş bu boynuzlar bu hayvancağıza muhakkak ki eziyet olmaktadırlar. Gerçi, bunların içi boştur ve sanılanın aksine hafiftirler. Ne var ki, bu boyutlarıyla hayvanın hareket kâbiliyetini sınırlayacağı da muhakkaktır.




DEV GİBİ BİR MAYMUN

Kelimenin tam anlamıyla dev gibi bir maymun. Yanındaki insanın iki katı kadar. Bugüne kadar, hiç bir yayın organında böylesi iri bir maymunun varlığını duymamıştık.
Pekiyi... Bu hayvanın türü nedir, vatanı neresi, ne zaman bulundu? Bunların hiç birini bilmiyoruz. Fakat, bu maymun bize, sinema kahramanı hayâlî varlık "King-Kong"u hatırlatmıştır. Adına, dizi hâlde filmler çevrilen King-Kong.
İlgi çekici bir nokta daha... Bu derecede büyük bir hayvan ama, o kadar da uysal ve medenî. Yanındaki insanla âdetâ asker arkadaşı gibiler! Yâni insana bu kadar yakın. Tabiatıyla, maymunun yırtıcı olmaması, etçil olmaması bunun sebebi.




BU BİR BEYİN DEĞİLDİR!

Burada görülen bir canlının beyni değildir. Ancak, bunun içinde de bir beyin bulunmaktadır! Neyse, sözü uzatmayalım: Kaşı-gözü, ağzı-burnu belirsiz bu mahlûk bir cins köpektir. Hem çıplak, yâni tüysüz, hem de böyle acâyip görünümlü bir köpek işte!








DEHŞETENGİZ FOTOĞRAF

Yerde yatan bir piton yılanı. Bu insanlar onu bulup öldürmeden önce o bir kadını öldürmüş. Öldürmüş ve de yutmuş! Ağzının ucundan görünen şeyler bu kadının ayak parmak uçlarıdır! Bu fotoğrafın bir de devâmı vardır ki, biz bulup buraya koyamadık. O fotoğrafta yılanın karnının yarılıp kadının çıkarılışı gösteriliyor. Tam da dehşetengiz deyimine uygun bir sahne!



YARASADAN KOMŞULAR!

Aramızda, hayâtında hiç yarasa görmemiş kişiler olabilirler. Bunun sebebiyse, yarasaların biz insanlardan uzak yaşamaları değildir. Aslında onlar bize en yakın hayvanlar sınıfından olurlar. Neredeyse ev hayvanları gibi yâni! Fakat, yarasalar gündüz uyuyup gece yaşarlar. Bu yüzden de görülmeleri kolay veyâ mümkün olmamaktadır.
Buraya, bulundukları yere tutunup tabiatları gereği asılmış iki yarasanın resmini koyuyoruz. Dünyâda kaç yarasa türü varsa, bunlar o türlerin bayağı güzeli oluyorlar. Baksanıza, oldukça da sevimliler hani!


SİYAH-BEYAZ ZITLIĞI

Adını tespit edemediğimiz bir kuş türü. Adı değilse bile, kuyruk hâriç rengi belli. Kuyruğu farklı gibi duruyorsa da, bu husus türün özelliği midir, yoksa yalnız bu kuşun özelliği mi? Bunu anlayamadık. Fakat yavrusu albino. Albino, yâni renksiz.
Siyah-beyazın zıtlığı, ilgi çekici bir görüntü sergiliyor.


TOP GİBİ ARMADİLLO

Armadillo, bilineceği üzere, bir Güney Amerika hayvanıdır.
Bizim ülkemizde de, tespih böceği diye bunun gibi bir hayvan vardır, nemli yerleri sever, zemine yakın evlerde bile bulunabilir. Tamâmen zararsızdır. Bu hayvan da şekil bakımından ona benziyor. Yâni, istediğinde tortop olması açısından.
Fakat aralarında boy farkı bulunmakta tabİî ki. Bizimki nohut kadarken, bunun boyu yetmiş santim ortalamasında.


KÖSTEBEK BUDUR İŞTE!

Boy ölçüsü, iri bir fare kadardır. Bahçeler ve tarlalarda, bâzı bitki ve sebze köklerini kemirip yiyerek ekonomik zararlar verir. Hayatı toprak altında geçtiğinden gözleri dumûra uğramıştır ve körlük derecesinde zayıftır.


SİYAH KUĞULAR

Kuğular tabiatın az bulunur ve kıymetli hayvanlarından oluyorlar. Zengin ülkelerde parklar ve bahçeleri süsleyen bu hayvanların siyah renklileri bir kere daha değer kazanıyorlar. Çünkü, daha da az bulunur hayvanlar bunlar.
Burada siyah bir kuğu çiftini görmekteyiz. Yavruyarı beyaz ama, herhâlde zaman içinde ohlar da rerk değiştireceklerdir.


TSUNAMİDEN KALANLAR

Güney-Doğu Asya'da bir kaç yıl önce yaşanan tabiat olayı, bütün bir dünyâya "tsunami"yi de tanıtmış oldu.
Açık, büyük denizlerin karanlık derinliklerinde yaşayıp, yukarıya çıkmayan ve yüzden de insanlığın tanımadığı bir kaç hayvan türü, dipten gelen deprem olayında su yüzüne vurdular. Bunların da bir kaç türü karaya vurup öldüler. Şimdi, bu hayvanların fotoğrafları yayınlanmakla kendileriyle de tanışmış olmaktayız.
İşte, burada da bir yenisi görmekteyiz. Örümcek gibi ve fakat garip bir hayvan türü...


BEŞ KARDEŞ ASLANLAR

Burada beş erkek aslan görüyoruz; bunlar beşiz kardeşlerdirler. Kardeşliklerini bilebilmek için, bu hayvanların tabiatını bilmek yeterlidir. Kardeş olmayan yetişkin aslanların yan yana gelmeleri, tabiat kânununa uygun olmayıp, mümkün de değildir. Aslanlar gibi, filler gibi âile hayâtı (gerçi bu ikisindeki durum tamâmen aynı değildir) olan bâzı hayvan türlerinde, erkekler yeterli olgunluğa erdikten sonra sürüden (âileden) çıkarılmaktadırlar. Hattâ yetişkin erkek yavrular, vakit-saat geldiğinde içgüdüleriyle bunu kendiliklerinden yapmaktadırlar.
Sonra ve böylece, bir süre de kendi hayatlarını yaşayıp daha da gelişmektedirler. Daha sonraysa gözlerine kestirdikleri bir sürünün erkeğini (veyâ erkeklerini), bir şekilde pasifize edip onun yerine geçmektedirler! Bir veyâ kardeş olmaları şartıyla birden fazla erkek bir sürüyü sâhiplenince, babalarını uzaklaştırdıkları oradaki yavruları da öldürmektedirler.
Tabiatta, böyle beş kardeşin varlığı sık rastlanan bir durum değildir. Biz de, işte bu ilginç husûsu dikkate alarak fotoğrafı buraya koyduk. Bunlar, uygun zamanda herhangi bir sürüyü ele geçirip, hepsi birden sürüdeki dişilerin eşi ve doğacak yavruların babaları olacaklar!


GENÇ VE YAKIŞIKLI!

İşte, kendi türünün yakışıklısı bir goril! Bunun da farkında gâlibâ ki, kurumundan yanına varılmıyor!
Eski bir erkek sinema oyuncumuz vardı. Çirkin olmayıp yüzüne bakılacak kadar biri olan bu jönümüz, öte yandan kendini çok yakışıklı zannetmekte ve ona göre de davranmaktaydı. O zamanki dergilerin yazdığına göre, bunun üç pozu bilinirdi. Değişitirip-değiştirip bu pozlarını takınırdı.
Öyle pek fazla film de çevirmezdi ama, kendine göre gene de havalı biriydi! Bu goril, gayri ihtiyâri bize o eski oyuncumuzu hatırlatmıştır!



BUKALEMUNUN DİLİ

Bukalemunları, hiç görmemiş olsak bile en azından fotoğraflarıdan tanırız. Özelliklerini de biliriz ki, durum ve ortama göre renk değiştirebilirler.
Onların bir diğer özellikleri de dillerindedir. Bunu, boylarının bir veyâ bir buçuk katı kadar uzatabilirler. Üstelik bu dil yapışkandır. Böylece yakaladıkları böcek ve sinekleri avlamış olurlar.
Burada, tabiatta çok seyrek rastlanabilecek bir olayı görmekteyiz. Bukalemun bir kuşu avlamış! Avlamış da, bunu ne yapacağını bilemeyip düşünmekte! Çünkü, bu boydaki bir hayvanı ağzına sığdıramaz. Kuş da, bundan sonra ne olacağını bekliyor.
Pekiyi, acaba ne olmuştur? Kimbilir!


ÖRÜMCEĞİN YILANI

Örümceği tanımayan yoktur. Ağını örer, tuzağını kurar ve avını bekler. Oralarda uçusan bir sinek, bir böcek mutlaka bu tuzağa düşecektir. Tabiatın kanunu böyledir çünkü.
İyi de, böylesi hiç duyumuş mudur acaba? Bizim örümcek bu defa bir yılan yakalamış! Tamam, yılan o kadar da büyük bir şey değil. Değil ama gene de yılan bu!
Demek ki, şu dünyada olmaz olmaz yoktur! Buradan o çıkıyor!







EEE, YALNIZ DEĞİLSİN!

Bu Afrika kaya pitonu da, avını yutmuş ve iyice bir şişmiş. Sonra birileri tarafından görülmüş ve bu haliyle yakalanmış. Merak edilip boydan-boya biçilmiş! Sonuçta bir antilop yuttuğu anlaşılmış.
Eee, dünyada yalnız yaşamadığını, bir de insan faktörü olduğunu anlamıştır! Fakat gecikmiş olarak...


BİR FİLİN ÜÇ AYAĞI!

Tabiatta, gerek insan ve gerekse hayvanlar arasında doğuştan anomaliye pek de seyrek rastlanmıyor.
İşte, yandaki bu filin arka ayağı da doğuştan bir tâneymiş. İki arka ayağı aynı hizaya gelmiş gibi görünmekteyse de, ayak sayısı birdir. Buna rağmen, onbeş metre kadar ileriye zıplayabiliyormuş! Tabiatıyla bu çok büyük rakam. Neredeyse çekirge gibi yâni! İnanılası değil.

ŞANSA BAKIN SİZ!

Bu fotoğraftaki gibi sahneler, tabiatta ne kadar sıklıkla yaşanırlar? Bunu bilemeyiz. Fotoğrafı çeken kişi bu sahne için şanslı biri miydi, yoksa uzun bir süre bekleyip de bunun ödülünü mü almış oldu? Her neyse... Doğrusu oldukça ilgi çekici bir görüntü. Bundan sonra ne oldu acaba? Av, bir yolunu bulup, kaçarak kurtuldu mu veyâ lokma olup gitti mi!?.
Fakat sincabın şansı yokmuş!


DENİZ MAYINI GİBİ!

Deniz anası diye bir hayvanı, hepimiz duymuşuzdur veyâ da görmüş olarak biliriz. Bunlar, sekiz-on santim çaplarıyla denizlerimizde bol-bol bulunurlar. Bâzen mâvi ve kahverengi olarak ve şapka büyüklüğünde olanları da vardır. Kiminin, insanı rahatsız edecek kadar bir zehirleri de olabilir.
Burada görülen ise tam anlamıyla bir dev. Yakınındaki insanla bir karşılaştırınca boyutu daha iyi anlaşılıyor.











BİR BAŞTA İKİ SURAT

Evcil bir domuz yavrusu... Ama bilinenden çok farklı; bir başı ve bunun üstünde iki ağız-burunla, üç gözü bulunuyor! Bu haliyle de, insanın şaşırıtıp biraz da ürküten bir görünümü var.


ADALELİ BİR KÖPEK

Yeryüzünde kaç köpeğin yaşadığını bilmenin elbetteki imkânı yoktur. Ama, köpek türlerinin sayısı bilinmektedir. Buna göre dünyâda ikiyüzotuzbeş köpek türü vardır. Buna iki de yaban köpek türünü ekleyebiliriz: Afrika ve Avustralya yaban köpekleri.
Köpekler hakkındaki kısa genel bilgiden sonra, biz buradaki köpeğe gelelim. Görüldüğü gibi bu hayvan bir istisnâ olarak adalelidir! Yumru-yumru adaleli. Dünyâda da ikinci bir adaleli köpek yoktur herhâlde.
Belli ki, sivri akıllı biri çıkmış. Ne yapıp etmiş, köpeğe adale yaptırmış! Pekiyi, amacı neymiş ve bunu nasıl mı başarmış? Doğrusu onu biz de bilmiyoruz.
Köpek, bu kadar adalesine rağmen, hiç de öyle kabadayı ve saldırgan görünmüyor. Aksine uysal ve yumuşak başlı bir hâli var. Alçak gönüllü yâni!

BU BİR BALIK AĞZIDIR

Bu hayvanın hangi sularda yaşadığını bilmediğimiz gibi, cinsini de bilmiyoruz. Ama bu, bir balığın ağzı oluyormuş. Bundan emîniz, çünkü ona rastladığımız yerde böyle yazıyordu!
Balığımız, dünyânın garipliklerinden biri oluyor. Alt çenesi bayağı köpek balığına benziyorsa da, üste bakınca kafalar karışmakta.
Şunu da merâk etmeden geçemedik: Bu balık etçil bir canavar mı? Yoksa balina köpek balığı gibi planktonlarla beslenen bir uysal mı?
Her neyse... Balığımız böyle bir şeydir işte!

Not. Fotoğrafın siyah-beyaz oluşu, bunun hayli eski bir çekim olduğunu düşündürüyor. Acaba yakın zamanda rastlanmayan, yok olmaya yüz tutmuş nâdir bir cins midir? Öyle de gâlibâ!



BİRER GÖZLÜ HAYVANLAR

Gerek insan ve gerekse hayvanlarda görülen anomaliler arasında bir de tek gözlülere rastlanıyor. Hayli seyrek de olsa durum böyle.
Yukarıda görülen ikisinden küçük ve siyah olanın hangi türden bir hayvan olduğunu tespit edemedik. Maymuna benziyor ama, acaba?.. Diğeriyse, 28.12.07'de ABD'de doğmuş bir kedidir. Kedinin burnu da yokmuş. Gerçi diğerinin de burnu yok gibi.
İki yerine bir göz olunca, bunun boyu da iki katı oluyor. Acaba, görme yeteneği de iki katına çıkıyor mudur? Hayvanların sağlık durumları hakkında da bilgimiz yoktur. Fakat, hâlen hayatta olmadıklarına âit bir bilgi de bulunmuyor.


CANAVAR GÖRÜNÜMLÜ

Alışılmışın dışında ve hayli ilgi çekici bir hayvan. Biz bu hayvanı ilk olarak görmüyor ve onu tanıyoruz. Ancak adı hatırımızda değildir.
Pulları ve dikenleriyle, eski ve hayâlî canavarları düşündürüyor. Nedendir ve bunun kendisi için anlamı nedir? bilinmez. Kuyruğunu ağzına almış. Bunun sonucunda da halka şekline girmiş.
Kokulacak bir hayvan olmasa gerek. Zâten öyle olsaydı, yabancı kalmaz onu bugüne kadar duymuş olurduk.
Kimbilir, bunu alıp evinde besleyenler bile vardır. İnsanoğlu yılan bile besledikten sonra!..


ÖLEN EŞİN ACISI

Göçmen kuşlardan iki kırlangıç... Biri, asfalt yolda trafik kazâsına kurban gitmiş. Diğeri baş ucunda ve çâresiz. Anlamadığımız diliyle haykırıyor. Acaba ne diyor? Ne diyecek ki? ölüm karşısında bir ne diyorsuk onu herhâlde.
Doğrusu, duygulu ve dokunaklı bir sahne.


YILAN YUTAN YILAN

Bu fotoğraf Ülke'mizden oluyor; Ege bölgesinde çekilmiş. Bir yılanımız, kendi cinsinden olan, üstelik de kendisinden büyük bir yılanı yutmuş. Yutulan büyük olduğu için de, görüleceği üzere içine sığmamış. Yutulan yılan kıvrılıp bükülmüş. Yamyam yılan ise içindeki baskıya dayanamayıp o da ölmüş.
Birileri bunu görmüşler. Vücûdunun kıvrık-büklüm hâli dikkatlerini çekmiş. Tutmuş, karnını yarmışlar. Ortaya da bu görüntü çıkmış.
Bu husus balıklar ve yılanların özellikleri oluyor. Daha çok da yılanların... Yâni, hangisi diğerinin kafasına dişini geçirirse, o diğeri için artık hayâtın bir anlamı kalmıyor. İşte, o anda ölüm süreci başlıyor!
Küçük büyüğü yutuyor! Pekiyi, bu böyle rasıl oluyor? derseniz... Balıklar ve yılanlarda birbirini yutmak işinin şöyle bir inceliği var: Kafayı kim kaparsa o savaşı da kazanmış oluyor! Diğerinin ölmekten ve yem olmaktan başka hiç şansı kalmıyor. En iyi ihtimâlle, buradaki gibi rakip çatlıyor. Ama... yutulan hayvan canından olduktan sonra. Bunun da kimseye bir yarârı olmuyor tabiî ki!


ÖRDEK ve YAVRULARI

Bir ördek... Renklerine bakılısa yaban gâlibâ. Bulunduğu sularda salına-salına yüzüyor. Ördeğin olduğu yerde, su olmazsa olmazdır. Su olmazsa ördek de olmayacaktır zâten! Görüntünün en hoş yanıysa, annenin yavrularını sırtına vurması. Yavrular da hayatlarından pek memnunlar.
Buraya kadar her şey iyi ve güzel de... Bunun daha sonrası var; bu hayvanları bekleyen tehlîkeler. Kimbilir, bu yavrulardan bir kısmı belki büyüme şansı bile bulamayacaklar! Haydi bunu geçelim. Çünkü, düşünmek bile hüzün verici!




MUHABBETE BAKIN HELE!

Burada gördüğümüz hayvan (bunlar, bir tür kertenkele olmalılar) çifti, doğal ortamlarında değiller. Anlaşılacağı üzere, bunları zevk için besleyen birileri var. Göründükleri yer ise, bir ev veyâ ofisteki yuvaları olmalıdır.
Gelelim verdikleri insanca pozlarına... Bu poz, onlara sâhiplerince verdirilmiş olabilecektir. Sanırsınız ki, iki genç sevgili pikniğe gitmişler. Orada da, altında oturabilecekleri bir ağaç var. Ağacın altına sermişler postu. Gerisi mi?.. O zâten görünüyor canım! Söylenecek bir şey kalmış mı ki?..


BALIKÇIL YUTAMIYOR

Fotoğrafçı son derecede ilgi çekici bir olaya tanık olup, onu da çekebilmiş. Burada onu görüyoruz.
Balıkçıl... Adını bile nafakası olan balıktan alıyor. Yâni balık yiyip, balıkla geçinen bir hayvan. Fakat buradaki durum farklı.
Nasıl olmuşsa, balıkçılın kısmetine bu defâ bir kertenkele düşmüş. Onu ağzına almış, tam mîdeye indirecekken karşıdan bir îtiraz gelmiş. Kertenkele olmaz! diyor. Dört ayağıyla gagayı karşılamış, kapanmasına izin vermiyor. İyi de, bu böyle ne kadar sürecek? Balıkçıl yorulup vaz mı geçecek? Yoksa, kertenkele tükenip kaderine râzı mı olacak?



YÜN YUMAĞI GİBİLER!

Dünyâda da böyle midir? bilmiyoruz ama... Bizde, ötücü kuş denince ilk akla gelen hiç kuşkusuz kanaryalardır.
Kanaryaların da, gerek tipleri gerek renkleri ve gerekse ötüşleri açılarından kendi içlerinde hayli çeşitleri bulunmaktadır. İyi de... Böylesini görmeyi bir yana bırakalım, hiç duymuş muydunuz? Biz kendimiz, duymadığımızı yazalım. İlk olarak bu iki fotoğrafı görmekle varlıklarından haberdar olduk.
Bu tür, bu tüyleriyle ne kadar rahattır acaba? Sonra, bu tüyler bu kadarla mı kalmaktadır? Yoksa, büyüdükçe saç gibi, tıknak gibi kesilmekte midir?
Doğrusu hayli ilgi çekici bir durum.


ÖLÜM KALIM SAVAŞI

Burası Güney Afrika'daki bir yer... Ölüm-kalım savaşına girenler ise, bu ülkenin eşit sikletteki iki yılanı: Kap kobrası ve köstebek yılanı. Kobranın tabiatında diğer yılanları yemek var: Yaratıcı güç onu böyle bir programla donatmış! Önündeki menüde illâ başka bir yılan olacak!
İki yılanın silâhları ise farklı. Kobra mâlûm... Çok güçlü bir zehire sâhip. Siyah yılanın silâhıysa kas gücü, o avını sıkarak öldürüyor. Nitekim, kobrayı boyun bölgesinden sarmış ve sıkıyor. Ne var ki, kobra da bulduğu fırsatı kaçırmamış, ısırıyor. Sonuç mu?.. Zehiri etkin olup kobra kazanacak. Hepsi bu kadar da değil, yenilen yem olup bir de yutulacak. Çünkü, bu bir ölüm-kalım savaşı olduğu kadar maîşet savaşıdır da!


ORANGUTAN AVLANIYOR

Mâlûm... Beden yapıları, zekâ düzeyleri ve sosyal davranışlarıyla insana en yakın hayvanlar maymunlar oluyorlar. Tabiat bilginleri, bunları da; orangutan, şempanze (ve bonobo), babun olarak sıralıyorlar. Bonobolar şempanzeye çok benzeyip onun biraz küçük modelidirler.
Fotoğrafta, bir akarsuda balık avlayan maymunumuz ise bir orangutandır Yer, Borneo'nun Kaja adasıymış. Bu hayvanın insanlar tarafından rehabilite edilip, yeniden doğaya bırakıldığı düşünülmekteymiş.
Her ne olur ve nasıl olursa... Orangutanın gösterdiği zekâ ve bunun uygulaması, doğrusu hayli şaşırtıcı bir durum.

Not: Buradaki fotoğraf ve verdiğimiz bilgi, Balkanlar.Net sitesine, WhiteSpider rumuzlu üye tarafından yüklenmiş.


PİTON-TİMSAH SAVAŞI

Burası, ABD Florida eyâletindeki "Everglades" millî parkı. Buranın yerel hayvanlarından birincisi bu timsahlar oluyorlar.
Fakat... ABD'liler evlerinde hayvan beslemeye çok meraklılar. Üstelik de, büyüdüğü zaman insan için tehlikeli olabilecek yılan ve timsah gibi hayvanları da besliyorlar. Pek çoğu da, bu hayvanlar tehlike arz edince, tutup bunları Florida bataklıklarına, yâni bu parka atıyorlarmış. Orada daha da büyüyen pitonlar, kendilerine boyları uygun timsahları yem seçiyorlarmış. İşte burada da öyle olmuş, bir piton timsahı kendine av seçmiş. Ne var ki yanılmış! Öğrendiğimize göre, timsah yılandan üstün çıkıp bu savaşı kazanmış. Ödülü de onu iştah ve zevkle yemek olmuş!



İKİ DEV ÖRÜMCEK

Örümcekler oldukça küçük hayvanlar olsalar da, korkulan yaratıklardırlar. Özellikle de çocuklar ve kadınlar için.
Ülkemiz örümcekleri içinde zehirlileri varsa da bunlar öldürcü değillerdir. Biraz can yakar ve geçerler.
Ancak... Tropikal bölgelerde öyleleri yaşarlar ki, korkutmakla kalmazlar. Bunların içinden öldürücü olabilenleri vardır. İşte burada görülen ikisi de böyle örümceklerdir. Tarantula örümcekleri.


PABUÇ GAGALI KUŞ

...veyâ kısaltılmış olarak "pabuç gaga". Yâni Türkçedeki adı bu. "İngilizcesi shoebill ve o da aynı anlama geliyor. "Balaeniceps Rex" ise Latince ve bilimsel adı.
Yerden yüksekliği bir metreden fazla, 1.25 mt kadar var. Dünyânın en büyük kuşlarından biri, belki de birincisi. Leyleklerle de akrabâ oluyormuş. Fakat, bu tam bir kâtil!
Daha önce belgesellerde rastlamış, görmüştük. Fakat ne yeyip ne içtiğini bilmiyorduk. Şimdi öğrendik ki, menüsünde ördek bile varmış!


BİR DENİZALTI HAYVANI

Fotoğrafta bir derin deniz hayvanı görmekteyiz. Bunlar daha çok soğuk sularda yaşamaktalar. Yakınındaki kameralı insan ise, biraz geride bile olsa boyutu hakkında bir fikir veriyor. Deniz anası da dediğimiz medüsalar gibi yumuşak ve şeffaf bir şey olduğu belli. Hayvanı tanımak adına daha başka bir bilgimiz ise bulunmuyor. Meselâ... Zararlı mı, yoksa zehirli mi? gibi.
Denizden babam çıksa... mantığıyla hareket eden Uzak Doğu insanı, eğer zehirli değillerse bunları bir güzel yiyorlar! Hele de Çinliler...



GÜZEL BİR TIRTIL!

Tabiatın güzel hayvanlarından biri de, hiç kuşku yoktur ki kelebeklerdir. Pekiyi, kelebeklerin önceki hayatlarında bir tırtıl olduklarını, kelebekliğe buradan geçtiklerini bilmeyen var mıdır?
Çoğumuzun iğrendiği bu tırtıllardan, hiç kimsenin çirkin bulmadığı ve hattâ hayran oldukları güzelim kelebekler doğmaktadırlar.
Burada da bir tırtıl görmekteyiz. Fakat, bize göre çirkin bir tırtıl değil. Tırtılın, o tüylü, kıvrak ve tiksindirici imajını silmek istiyor gibi! Acâip bir şey de çirkin değil. Ya siz ne dersiniz?


ASLAN BOYUNDA KÖPEK

Daha önce, iki defâ bu boyutta köpek gördüğümüzü hatırlıyoruz. İkisi de kediden daha kadar sâkin ve uysal idiler. Bu da öyle duruyor. Fakat fotoğraf çekeni çok merak etmiş, pür dikkat bakmakta.
Kimbilir, bu görünüşü belki de geçicidir. Belki de sâhibinin emirlerine göre davranıyordur. Sâhibi,"ham yap!" dese... Acaba ne olurdu?...







İNSAN SURATLI HAYVAN!

Burada görülen insan suratlı hayvan, Orta-Amerika'nın Porto-Riko ülkesiyle bunun çevresinde yaşıyormuş. ...ve yüzünün de ifâde ettiği üzere tam bir canavarmış. Bu da, yarasalar ve diğer bir çok hayvan gibi geceleri yaşadığı için insanlar tarafından pek görülmüyormuş.



KOÇ ve BOYNUZLARI

Mâlûm... Boynuz bâzı hayvanlarda görülebilen bir organdır. Ancak, bu daha çok bir erkeklik sembolüdür. Burada da koyunun erkeği bir koç görmekteyiz. Koç, deyince akla önce boynuzları gelir ama. Böyle bir boynuz da çok sık görülmeyecektir doğrusu.


DEVÂSÂ KAPLUMBAĞA

Burada, bir TIRın üstünde görülen bu kamlumbağa gerçek bir devdir. Ağırlığı inanılası gibi değil; tam tamına dörtbuçuk ton! Bu ne demektir? Bu kadar ağırlık bir su aygırına, bir file uygun düşmektedir. Ama bu bir kaplumbağa!
Îran'ın kuzeyinde, Hazar denizine yakın bir yerlerde köylülerce görülmüş. İlglisine haber verilip Tahran'a getirilmiş. Orada incelenecekmiş. İnsan, gayri ihtiyârî bunun yaşını da merak ediyor, değil mi? Ama şimdilik onu bilmiyoruz. İster misiniz taş devrinden kalmış olsun!







DEV GİBİ KARAKUŞ

Bu fotoğraf, ABD'nin bir tabiat târihi müzesinden alınmıştır. Ancak, ne tür bir kuştur, ne zaman yaşamıştır, nasıl ölmüştür veyâ nasıl yakalanmıştır? Bunları bilmiyoruz.










BU BİR KALAMARDIR

Kalamar, bildiğimiz gibi ahtapotun akrabâsı bir deniz hayvanıdır. Bizim Ege ve Akdeniz sularında da yaşamaktadır. Ne var ki, bizim kalamarlar yâni mürekkep balıkları bir el boyundalarken, buradaki bir insandan daha büyüktür. Ki, okyanusların deriliklerinde bundan da büyüklerinin olduğu bilinmektedir.




ÜÇÜZ KİRPİ KARDEŞLER

Aramızda, hayâtında hiç kirpi görmemiş kişiler az değildirler. Özellikle şehirde yaşayanlar, çocuklar ve gençlerden...
İşte size, herhâlde bir kaç günlük üç kirpi kardeş. Ne kadar da sevimli şeyler, değil mi?


BUNLAR DA ÜÇ ŞEMPANZE

Pekiyi, bu üç maymun arkadaşlara ne dersiniz? Bunlar daha mı az sevimliler? Aralarında "Görmedim, duymadım, konuşmadım"ı oynuyorlar. Hepsi birer maskara bunların! Hani, çocukları severken "seni maymun, seni!" denir ya... En komiği de, âdetâ dört tâne elleri olması gâlibâ!
Mâlûm... Biyolojik olarak insana en yakın hayvan maymunlar oluyorlar. Zekâ olarak ise; babunlar, orangutanlar ve gene bu şempanzeler...










YAŞLI BİR ŞEMPANZE

Bu da yukarıkilerin ninesi yaşında bir şempanze! Gâlibâ bir hayvanat bahçesinde yaşıyor. Önüne bir miktan elma dökmüşler. O da, tutacak ne kadar yeri varsa hepsiyle kavramış elmaları! Bir ayağı hâriç. Oradaki elmayı düşürdü mü, yoksa payına bu kadar mı düştü? Kim bilir!
Bir köşeye çekilip zevkle yiyecek tabiî.










AMERİKA TEMBELİ!

Bu hayvanı da tanımış olmalıyız. O kadar yavaş, o kadar yavaş hareket ediyor ki, bu tembelliği adına bile yansımış! Yâni bu, Güney Amerika ormanlarında yaşadığı bilinen "tembel hayvan"dır!



YILANIN ELLERİ...

Bu aslında bir kertenkele olmalı ama... Demek ki ayakları körelmiş. Zaten mazlum ve uysal bir şeye benziyor. Yılan gibi değil yani. Yılanın, o ürküten hâli bunda yok.
Aslında, kertenkele olarak ön ayakları olması gereken yerde ise elleri var. Bayağı da ele benziyorlar hani!








BİR, İKİ DE DEĞİL, ÜÇ!

Dünyâda neler olup bitiyor. İletişim araç ve imkânları geliştikçe bunlarla tanışıyoruz. Buradaki, çok yakından tanıdığımız bir hayvan türü. Bir karınca... Ancak, öyle bir karınca ki, çok şaşırtıcı doğrusu. Her canlının bir başı vardır. Milyarda bir gibi ihtimâlle iki başlılara rastlıyoruz. Bu ise tam üç başlı! Doğrusu inanmak mümkün değil. Ne var ki, üç başı işte görüyoruz; olay bir gerçek.





...ve BİR DE YENGEÇ

Buraya bir kaç dev resmi koyduk. İşte bu da yengeçin devi oluyor! ne kadar büyük boyutta olduğu bir insanın elinde daha iyi anlaşılmakta.


İNSAN YİYEN BİR AYI

Burada, kendisini vuran avcısıyla fotoğrafını gördüğümüz ayının cinsi Grizzly. Kuzey Amerika'nın gene kuzeyinde yaşıyor. Erkeğinin, 680 kiloya kadar tespit edilmiş ağırlığı var. Bunlar, kutup ayılarıyla birlikte en büyük yırtıcı memeli hayvanlar oluyorlar. Hantal gövdelerine rağmen, oldukça çevik, hızlı ve daha önemlisi son derecede güçlüler.
Fotoğraftaki ayının boyutunu anlamak için kafasına bakmak yeterli. Zâten, onu internette bulduğumuz İngilizce kaynak, ayaktaki boyunun 60 yarda olduğunu yazıyor. Bu ise, beş metreden fazla bir yükseklik oluyor!
Bu ayının büyük de bir suçu var: Bir insanı yerken görülmüş, Aynı anda da vurulmuş zâten.
Yalnız bir nokta ilgi çekici. Şöyle: Ayı vurulmuş vurulmasına da, nedense henüz gözleri açık. Daha önemlisiyse objektife bakıyor gibi! Yoksa, henüz can vermeden mi bu poz alınmış! Kimbilir, olabilir de yâni.






GENE AYNI DRAM

Dram, diyoruz ama... Bu bize göre böyledir. Durumlarının ne olduğu ise, asıl bu canlıların kendilerine sorulmaladır. Acaba onlar ne diyeceklerdir!
Gene iki baş bir bedende... Bu defânın şanssızı bir köpek. Pardon canım, niçin birmiş ki? Pekâlâ da iki köpek! Bir bedende iki başı bu sayfa ve daha bir çok yerde görebilmek mümkündür. Fakat, bir beden ve iki baş diğer hiç bir örnekte bu kadar net bir biçimde görülmemiştir. Ayrılık tam boyunda başlamakta, tam anlamıyla iki baş olarak da devam etmektedir



ÇİRKİN BİR KÖPEK!

Güzellik kavramı, yer yüzündeki, daha doğrusu insanın bulunduğu her yer ve her şey için geçerli. İnsan, hayvan, tabiat, eşyâ, soyut kavramlar... İşte burada, bu kavrama çok ters düşen, son derecede çirkin bir köpek görmekteyiz. Üstelik de sevimsiz mi sevimsiz!
...ve üstüne üstlük! Bu bir sokak köpeği de değil gâlibâ! Bulunduğu yere bakılırsa öyle. Pekiyi, böyle çirkin ve sevimsiz şeyi kim alır, kim besler? İnsan bu, tabiatı çok değişken. Kim kimdir? Bu belli olmuyor ki...


BU BİR EV KEDİSİDİR

Kediler, hayvanlar dünyâsının memeliler takımından bir alt sınıf olmaktadırlar. Aslan, kaplan gibi devler de buraya dâhildirler. Hepsinin boyları da, zaman içinde bir standarda varmıştır.
Hayâtını biz insanlarla paylaşan en küçük boy ise, mâlûmdur ki ev kedileridir. Bunu da hepimiz yakından bilmekteyizdir.
Resimde ise, ev kedisi olmasına rağmen bâzı yaban akrabâsından bile iri bir ev kedisi görmekteyiz. Kediyi kucaklamış kişi, bunu objektife yakın tutmaktadır. Kedi, biraz da bu yüzden irileşmesine rağmen, gene de alışılmamış boyutlardadır.


ÖRDEKTE DAHA BAŞKA!

Bu sayfada, iki başlı başka canlılar da varlar. Hattâ, önceki sayfaya böyle bir çift insanı da koyduk. Hepsi ilgi çekici, hepsi şaşırtıcı ve çarpıcı varlıklar. Ne var ki, bu pekin ördeği bize daha da çarpıcı, daha etkin gelmiştir.
Neden mi? İşte buna cevap bulamıyoruz! Siz de aynı fikirde misiniz acaba?
zozan.net alıntıdır.
 
  Bugün 14 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol